1 Temmuz 2016 Cuma

#V #D #i #M

Anca gülmeleri küpe etmişsin kulağına. İnsan üzülüyor yaşadığının, yaşaması olmamasına. İki satır arası bir uğraş zannetme. Nasıl bir kafa yapısı ki seninki, kimin aklına riayet ettin ki, gitmeyi borç bildin kendine? Neydi seni zorlayan; kalbinse eğer tek kelime etmem, edemem. Benimki de iş değil biliyorum, 1 seneyi geçti hala sebep sonuç ilişkisi arıyorum. Özür dilerim. Düşünmüşsündür belki neden en başta demedin 'dur' diye. Dağınık birçok kelime, bolca 'Özür dilerim' ler... Zannınca sonucuna çoktan ulaşılmış bir ayrılık dizisi. Ben 'gitme' desem ne anlamı kalacaktı yaşadığımın. Yahut gitme dememle kalacak olsaydın ben istermiydim seni fikrimde. Anlatabilseydim keşke, dizin dizime değerken, yüzün en sanatlı portreyi yüzüme sunarken, bir bir neyi hesaplayıp neyi öylesine yaptığımı. Ve sen de tabi. Sonuçları sebeplere bağlayarak uzun uzun.. Sonucuna ulaşılmış bir problemin sorusuna pek gerek kalmıyor. Bu yüzdendir sebep yoksulluğum. Yazdım uzun uzun şimdi kusura bakma ben sadece seni özledim. Bi ara da demiştim seni seviyorum diye sen de bu kadar kısa zamanda mı? Düşüncesine kapılarak bu konuyu epey irdelemiştik. Şimdi de sorma neyin özlemi bu diye. İnan bana seni kendimden önce anlatmış olduğum bir sürü ajandam var benim. Üzerinde senin bile haberin yokken adının yazılı olduğu. Huysuzlanıyorum senin bu lakayt davranışlarından, biraz saygı çokça sevgi istiyorum. Öyle her gün değil hem 2 günde 1 örneğin. Anlatamıyorum ki .. Özledim işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder