14 Temmuz 2015 Salı

Acaba nasıl?

   Bir insan en güzel nasıl sevilebilir?


     Bence çocukluktan. Yani çocukken olmuştur hepimizin de işte ben bunu seviyorum dediği biri. İşte mesele tam da bu. Eğer yıllar geçmesine rağmen aklının bir kıyısında hala o varsa, ve sen ona sevdiğini hiç söyleyememişsen, aynı ortamda bulunduğunda yüzüne bakamamışsan ve benden rahatsız olmasın diye yanına bile oturamamışsan, fakat içten içe görmek için kapısında yatıp, sonra da bir bahane bulurum diyerek etrafında volta atmışsan, sevmek kelimesinin bütün harfleri sana helal olsun.

   
   
    

      İşte ben yukarıdaki yazılar gibi sevdim. Utanarak, ondan uzaklaşarak, yanında olmak isteyip hep kaçarak. Yakınından gidip en hüzünlüsünden bir şarkıya sığınarak, son dal sigaramın tadını ala ala içerek sevdim. O da beni sevmiş, ‘-miş’ ama yani. Söyledi Şubat’ın sekizinde, saatin sabaha karşı dört buçuğunda. Mutluyduk ilk iki gün. İnsanın ömrü üç günlükmüş derler ya, onun sevgisi de üç günlükmüş. Konuşmak istemiyorum deyince, tersine dönmüyor dünya, durduğu da olmuyor, sadece giderken senden bir paket sigara, birkaç damla gözyaşı götürüyor, ona da sadakam olsun diyorsun. Ama seviyorsun.
  



    Şimdi yak bir sigara, ciğerlerin aşkına kavuşsun. O ciğerin aşkı gibi işte benim durum. Varlığı öldürüyor, yokluğuysa nefes aldırmıyor. Düğüm düğüm oluyor hayatın, düğün düğün olacağı yerine. Haberi yok gittiğinden beri, benden. E bir şeyden de olmasın haberi demek geliyor aklıma ama o senin içinin Filistin olduğunu bilmedikten sonra ben savaşsam neye yarar. Neye yarar demek istemiyorum çünkü söz konusu o ise mutlaka vardır bir bildiği. Neyse şimdi yak bir sigara ciğerlerin aşkına kavuşsun.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder